Haber Yorum10

►Sitemize Hoşgeldiniz◄

'' وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُون ''

'' İzzet Allah'ındır, O'nun Peygamber'inin ve bütün müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler. ''( Münâfikûn Suresi Ayet 8 )

İslam Dünyası Kudüs İçin Kudüs Günü'nde Ayağa Kalktı

 

İmam Humeyni tarafından ilan edilen Kudüs Günü, İslam dünyasının farklı bölgelerinde yoğun katılım ile kutlanıyor...
26/09/2008

İslam Dünyası Kudüs Günü'nde Filistin halkı ile dayanışma içerisinde olduklarını, İsrail işgaline karşı Filistin direnişini desteklediklerini haykırmak için meydanlara indiler.

Türkiye, İran, Suriye, Irak, Pakistan, Lübnan, Suriye ve Endonezya'daki binlerce müslüman "İsrail ve Amerika'ya ölüm" sloganları attılar.

Filistin

İslami Cihad ve Hamas tarafından düzenlenen Kudüs Günü yürüyüşüne başta Başbakan İsmail Heniyye olmak üzere binlerce Filistinli katıldı.

Filistinli çocukların da yoğun ilgi gösterdiği yürüyüş esnasında Filistin, İslami Cihad, Hizbullah ve Hamas bayrakları, Lübnan İslami Direnişi Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Şeyh Ahmed Yasin ve İmam Humeyni'nin resimleri, Mescid-i Aksa'nın maketi taşındı.

Diğer yandan diğer İslam ülkelerinde olduğu gibi Filistin'de de, yürüyüş sırasında İsrail bayrakları yakıldı.

Suriye

Suriye'deki Kudüs Günü etkinlikleri Yermuk mülteci kampında başladı. Filistinli hareket liderleri başta olmak üzere onbinlerce Filistinli ve Suriyeli Kudüs Günü yürüyüşüne katıldı.

Yermuk'de yürüyüşe katılan liderler arasında İslami Cihad liderlerinden Ziyad Nahale, Halk Cephesi lideri Ahmed Cibril, Filistin Halkı Direniş Cephesi Genel Sekreteri Halid Abdulmecid de yer aldı.

Suriye'deki yürüyüşe katılanlan, Filistin davasının müzakereler yoluyla tasfiye edilmesine karşı olduklarını, Filistin'in ve Mescid-i Aksa'nın kurtarılmasının sadece direniş yoluyla olduğunu vurguladılar.

İran

Kudüs Günü etkinlikleri sabah saatlerinde milyonlarca İranlının katıldığı yürüyüş ile başladı. Kudüs Günü, başkent Tahran olmak üzere İran’ın farklı şehirlerinde yoğun katılımla kutlanıyor.

Önceki yıllarda olduğu gibi bu sene de İran halkı, Filistinlilere karşı her türlü zulmü reva gören siyonistlere karşı öfkelerini haykırdılar, Filistin halkı ile dayanışma içerisinde olduklarını ifade ettiler.

İranlılar sık sık "Amerika ve İsrail’e Ölüm“ sloganlarını attılar, herhangi bir ön şart koşmaksızın siyonistlerin Filistin topraklarını derhal terk etmelerini istediler.

İran'daki Kudüs Günü yürüyüşünde İran polisi ve askerleri resmi geçişte bulundular. Öte yandan İran'daki Kudüs Günü gösterilerinde Amerika ve İsrail bayrakları yakıldı.

İran halkı, Kudüs'ü kurtuluşu için çağrıda bulunurken, işgalcilerin Kudüs'ü yahudileştirmesine ve islami sembolleri yok etmelerine de tepki gösterdiler.

Yürüyüşe katılan göstericiler, siyonist rejime yapılan desteğe son verilmesini, Filistin'de ve Gazze'de Filistinlilerin maruz kaldığı vahşi uygulamaların durdurulmasını istediler.

Göstericiler her ne pahasına olursa olsun, İslam ümmetinin siyonist rejimi tanımayacağını, siyonist rejimin kendisinin tutuşturduğu alevler arasında kalarak dünya haritasından bir gün silineceğini ilan ettiler.

Göstericiler İran halkının desteğinin, Lübnan İslami Direnişi Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah ve Filistin Hükümetinin mücahid başbakanı İsmail Heniyye ile beraber olacağını açıkladılar.

İran'daki Kudüs Günü yürüyüşü, Gazze'deki ambargonun ve İigalcilerin Filistin halkına karşı işlediği suçların durdurulmasını isteyen sonuç bildirgesiyle sona erdi.

Bugünkü Cuma Hubbesini okuyan İran İslam Cumhuriyeti Düzenin Yararını Teşhis Konseyi Başkanlığını yürüten Ayetullah Ali Ekber Haşimi Rafsancani, Amerika, İngiltere ve diğer batılı devletlerin, Filistin halkı üzerindeki İsrail hakimiyetini sağladıkları için büyük bir suç işlediklerini kaydetti.

Rafsancani "Amerika ve İngiltere'nin İsrail'e olan desteği senede 8 8 nükleer füze yapma fırsatı sundur" dedi.

Filistin davasının ulusal çizgideyken Kudüs Günü'nün ilanıyla İslami çizgiye yükseltildiğini belirten Rafsancani, Filistin halkının müstekbirgüçlere karşı direnişinin gurur verici olduğunu söyledi.

İslam Devrimi lideri İmam Humeyni, başta Amerika olmak üzere dünyadaki tüm müstekbir güçlere karşı İslam ümmetinin saflarını birleştirmek için Ramazan’ın son cumasını Kudüs Günü olarak ilan etmişti.

İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, bir hafta önceki Cuma hutbesinde, dünya müslümanlarını Filistin halkına destek olmaya, Kudüs günü etkinliklerine katılmaya çağırmıştı.

Pakistan

Pakistan halkı da Kudüs Günü’nde meydanlara indi. Pakistanlılar da tıpkı iranlılar gibi İsrail’e ve Amerika’ye Ölüm sloganları attılar, Filistin halkı üzerindeki ambargonun sona erdirilmesini istediler.

Pakistan halkı, ambargonun sonra erdirilmesi için İslam Konferansı Örgütü, Arap Birliği ve İslam Devletlerinin ciddi adım atmalarını istediler.

Pakistanlılar da Amerika ve İsrail bayraklarını yaktılar.

Endonezya

Endonezyalı müslümanlar da Kudüs Günü’nü dünyanın diğer müslümanları gibi meydanlarda kutladılar.

İsrail ve Amerika’ya ölüm sloganlarının atıldığı yürüyüş esnasında Filistin bayrakları, Lüban İslami Direnişi Hizbullah’ın bayrakları ve İsrail’in yok olmasını talep eden İran Cumhurbaşkanı Dr. Mahmud Ahmedinejad’ın resimlerini taşıdılar.

Lübnan

Kfar Kila kasabasında bir araya gelen çoğunluğu kadınlardan oluşan Lübnanlılar Kudüs Günü'nde şehid olan liderlerine olan ahidlerini yinelediler.

Lübnanlılar İmam Humeyni, Ragıb Harb, Abbas Musavi, Musa Sadr, İmam Muğniye, Mescid-i Aksa ve Lübnan İslami Direnişi Hizbullah Genel Sekreteri Seyyin Hasan Nasrullah'ın resimlerini, Filistin ve Hizbullah bayraklarını taşıdılar.

Lübnan'da düzenlenen yürüyüş esnasında sık sık "İsrail'e ölüm sloganları atılırken" İsrail ve Amerika bayrakları da yakıldı.

Afganistan

Binlerce Afganistanlı, Kudüs Günü kutlamalarına katılarak, Filistin halkı ile dayanışma içinde olduklarını gösterdiler. Afganlılar, Filistin bayrakları ile Kabil sokaklarını doldurdular.

Afganistanlılar da başta Nasrullah olmak üzere İsrail'e karşı mücadelenin sembol şahsiyetlerin resimlerini yürüyüş boyunca taşıdılar.

Ladakh

Ladakh'da yaşayan müslüman öğrenciler de İmam Humeyni'nin Kudüs Günü davetine olumlu yanıt vererek, meydanlara indiler. Ladakh'lı öğrencilerin ellerinde İsraillirin katlettiği büyük boy resimler dikkat çekmekteydi.

Kaynak İsra Haber

Webmaster           26. Eylül 2008

►ERGENEKON TİPİ YAPILANMALARIN HİZBULLAHA KARŞI FAALİYETLERİ (III)◄

“..Batman'dan cemaat mensubu arkadaşlarım ve aile fertlerim ziyaretime geldi. Bitlis'te cemaat mensubu olanlar da ziyaretime geliyordu. Ziyaretime gelen kişilerden öğrendiğim bilgileri rapor haline getirip, polis Hakan'a iletiyordum. Cezaevinde yanıma gelen Hakan ve diğer polisler, Menzilciler ile Hizbullah cemaatinin ilimcileri arasındaki durumunu, çatışmasının nedenini sordular. Menzilcilerin Müslümanları tahrik ettiklerini söyledim…”

“..İlim grubunun Menzilcilere neden şiddetli tepki göstermediklerini ve cemaatin nasıl zarar görebileceği konusunda fikirlerimi sordular. Ben de PKK'nın halkın din unsurunu gözardı ederek Hizbullah'a karşı da ikinci bir cephe açtığını, bu şekilde hataya düştüğünü, Hizbullah'a karşı da yeni cepheler açılması durumunda zayıflayacağını anlattım. Polis Hakan bu konuda yazılı rapor hazırlamamı istedi...”

Murat Kurtboğan; yakalandığı suçtan dolayı mahkemeden ceza aldıktan sonra (Polisle işbirliği yaptığından dolayı, eylemi adli bir vakıa olarak ele alınmış ve asgari düzeyde ceza verilmişti) ifsat örgütünün içinde daha rahat hareket etmek ve fiili eylemlerde bulunabilmek için Bitlis cezaevine sevk edilir. Burada da Hizbullah’a karşı ifsadi eylem planları yapılır. Bir kere bu şahsın zaafları tespit edilmiştir. Ağzına çalınan bir parmak bal ile ona yaptırılamayan hiçbir şey yoktur. Kısa bir süre Hizbullah içinde yer alan şahsın tüm bilgi ve düşünceleri kullanılarak Hizbullah hakkında bilgi edinilmeye çalışılıyor ve bu bilgiler ışığında Hizbullah’a nasıl darbe vurulacağının hesabı yapılıyor. Gerek Hizbullah içerisinde ifsat hareketlerini gerekse Hizbullah- PKK ve Hizbullah- Menzil arasındaki çatışma ortamını alevlendirmek için planlar yapılıp düşünceleri alınıyor. Yapılan değerlendirmelerde bir konu öne çıkıyor. Bitlis Tatvan Bölgesinde Hizbullah ile Menzil gurubunu karşı karşıya getirmek ve olayları bu bölgeye de taşımak. Olaylar bu bölgeye de sıçrarsa ifsat şebekesi için bulunmaz bir fırsat olacaktır.

“..Pilot bölge Tatvan Hizbullah'ın kendi içinde yeni cepheler açmasını fırsat bilen PKK'nın da saldırıya geçeceğini, devletin de baskıları artınca yenilebileceğini, büyük ölçüde zarar göreceğini söyledim. Polis Hakan, olayların nereye sıçramasının uygun olacağını sorduğunda, ben de Bitlis ve Tatvan'ın uygun bulunduğunu söyledim. Burada tanıdıklarım cemaat mensubu olup olmadığını sorduğunda, Tatvan Ulucami de bulunan Molla Gıyasettin Barlak'ı ve bir cemaat mensubunu daha tanıdığımı söyledim. Molla Gıyasettin'in Tatvan'da cemaat sorumlusu olabileceğini düşündüğümü de söylemiştim. Molla Gıyasettin ziyaretime geliyor, sorunlarımı ona iletiyordum. Polis memuru Hakan, Molla Gıyasettin'e eylem yapılması durumunda benim açıkladığım gelişmenin olup olmayacağını sormuştu…”

Görüldüğü gibi plan mükemmeldir. Hizbullah’a bu bölgede de ikinci bir cephe açıldığını gören PKK de bunu fırsat bilecek ve Hizbullah’a saldırılarda bulunacak. İcraata konulup plan işletilmeye başlatıldıktan sonra huzurlarını masum insanların kan ve terleri üzerinde arayanlar bayram edeceklerdi. Önerilen plan uygulama izni almıştır. Plana göre Hizbullah üyesi olarak tanınan biri vurulacaktır. Olayların bu bölgeye de sıçraması sağlanacaktır. Burada da kişiliksizleştirilmiş, ajanlaştırılmış bir şahsın nasıl adileştiği ve insani değerlerden uzaklaştığı görülmektedir.

Molla Giyasettin Barlak; Aslan Batman Gercüşlü olup Medrese eğitimi aldıktan sonra kadrolu imam olarak Tatvan’da çalışan Hizbullahi düşünceye sahip biriydi. Görev yaptığı çevrede sadece camide namaz kıldırmakla yetinmez camide onlarca çocuğa Kur’an-ı Kerim dersi vermekte bu çocukların İslam ahlakı ile yetişebilmesi için gece gündüz çalışmaktaydı. Aynı zaman da İslam’ın gerektirdiği yardımlaşma ve dayanışma hizmetlerinde çevresine öncülük etmekteydi. Bu arada, Hizbullah mensubu olarak bildiği Murat Kurtboğan’ın Bitlis cezaevine getirildiğini öğrenmiş ve İslami duyarlılığından dolayı onunla görüşmek ve onu ziyaret etmek için Bitlis’e gitmişti. Düzenli olarak cezaevine ziyarete giderek Kurtboğan’ın ihtiyaçlarını gidermeye çalışmış, burada tanıdığı duyarlı Müslümanlara giderek İslam için cezaevine girmiş bu Müslüman’ın (!) yalnız bırakılmamasını, sahip çıkılmasını telkin ve tavsiye de etmişti. Sempatik kişiliği, ihlâs ve samimiyeti nedeniyle tanıdığı herkesi etkilerdi. Molla Giyasettin Barlak’ın hedef seçilme nedeni işte bunlar olmuştur.

Tatvan’da herkes tarafından tanınan ve sevilen, İslam’a bağlılığı ve hizmeti nedeniyle her kesimden takdir alan bu kişinin vurulması ardında, beklenen o ki Hizbullah da buna karşılık verecekti. Bu şekilde çatışmalar Tatvan ve Bitlis’e sıçrayacak Devletlülerde bunu zevkle izleyerek kan üzerine kurdukları saltanatlarını devam ettireceklerdi. Hesap buydu.

Murat Kurtboğanın cezaevindeki ilişkileri onun belirgin iki zaafını da ortaya çıkarmış ve bu zaaflar çok iyi değerlendirilerek kullanılmıştır. Bunlar; kadın ve Silaha düşkünlük. Tüm insani duyguların silinmesi için kadın faktörü kullanılarak geri dönüşü olmayan bir ihanet çemberine dâhil edilmişti.

“...15 Şubat 1994 (Tarihe dikkat! Hizbullah’ın Korunup kollandığı en fazla gündeme getirilen bir dönem... Bir taraftan Hizbullah devlet desteklidir yalanı ile halk nezdindeki güven sarsılmaya çalışılıyor öte yandan cemaat fertlerine suikast düzenlenerek Hizbullah’ın intikam saiki ile hareket edip yanlış yapmasına ve cephenin genişletilmesi ile güç kaybetmesine sebebiyet verilmeye çalışılıyor. Bir taş ile kuş katliamı) tarihinde polis memuru yanında PKK itirafçısı Nurettin isimli bir şahısla beraber geldi. 23 Şubat 1994'te yine polis memuru geldi, yanında Bitlis'li bir bayan vardı. Onunla beraber olabileceğimi söyledi. Cezaevinde kadınlar koğuşunda bu bayanla beraber oldum. Bu kadının cazibesinden etkilenmiştim. Polis Hakan, 'seni eğlenceye götüreceğiz' diyordu. Saat 16:30 civarıydı. Yanında Nurettin ve Ahmet de vardı. Cezaevinden ayrıldık. Nasıl bir eğlence olacak bu diye sordum. Daha sonra Molla Gıyasettin'e yönelik olarak benim konuşmalarım çerçevesinde eylem düşünüldüğünü tahmin ettim. Bana ve Nurettin'e bu polis memuru birer tane 9 mm Astra tabanca verdi. Eylemin nasıl yapılacağı konusunda ayrıntılı bilgi verildi. Nurettin ile eylem konusunda konuştuk. Molla Gıyasettin'in bulunduğu sokağa gittik. Molla Gıyasettin'in karşıdan geldiğini gördüm. 5–6 metre arkasında Nurettin vardı. Silahını çıkartmıştı, ben de bu sırada silahımı çıkardım. İki kez Molla Gıyasettin'e ateş ettim, sendeledi. Bu sırada Nurettin de en az üç dört kez ateş etti. Sokakta bazı kapılar açıldı. Sesler geldi. Ancak bizi kimse fark etmedi…”

Eylem timinde eski bir PKK itirafçısı, gözlemci olarak görev alacak olan polis ve Murat Kurtboğan vardır. Kişiliksizleştirilip ajanlaştırılan bir şahsın insanlıktan ne kadar uzaklaşacağının en güzel örneği. Kendi babasının bile yapamayacağı fedakârlıkları ve yardımları yapan kişiye karşı vefa borcu, kirli emeller ve toplumu ifsat etmek için onu öldürmek olacaktır. Zaten Ergenekon tipi yapıların en tipik örneği bu değil midir? En yakın arkadaşlarını ve dostunu bile kirli emelleri için harcama, küçük bir menfaat için tüm kutsallarını ayaklar altına alma en tipik özellikleridir. Zira en büyük kutsalları, küçük bir elit gurubun rahat yaşamasına ayarlanmış düzenleridir. Yeter ki bu düzen ayakta dursun, yeter ki bu düzendeki ayrıcalıklı konumlarını muhafaza etsinler, bu uğurda bütün bir ülkenin yanması bile umurlarında olmayacaktır. (bu zihniyetin ağababası İttihat ve Terakki, aynı düşünce ile Osmanlıyı birinci dünya savaşına sokarak yıkılmasına neden olmuştu) bu arada sarf edilen vatan ve millet kavramları sadece saf dimağları yanlarına çekme ve sözde bir iyi niyet gösterisi içindir. 

Birileri gece daha rahat uyuyabilsin, kaos ortamında dönen kirli paralardan daha çok nemalanabilsinler diye insanlıktan çıkartılmış bu şahsa, ona en çok faydası dokunan ve Allah rızası için ona hamilik yapan Mola Gıyasettin Barlak’ın öldürülmesi görevi veriliyor. Bu eylem ile rüştünü ispat edecek, en yakın dostunu öldürerek bu kirli düzene sadık olduğunu ispatlayacaktı. Bu arada cezaevinde yatan bir hükümlü olması hiç önemli değildir. Çünkü kurulan bu çark, devletin tüm kurumlarında çöreklenmiş, her istenen işlemi kılıfına uydurarak yapabilmektedir.

“…Koğuştakilere iki üç saat mutfakta çalıştığımı söyledim. Sebahattin ve Servet Bey de beni çağırdılar. Kader'den bahsettiler. Daha sonra beni ziyarete gelen Molla Gıyasettin'in PKK'lılar tarafından öldürüldüğünü söyleyerek başsağlığı dilediler. Üzüntülü bir tavır takındım. Herkes Molla Gıyasettin'in amcam olduğunu düşünüyordu. Bu nedenle firar edebilirim diye, yirmi yirmibeş gün süreyle beni koğuştan çıkarmadılar. Daha sonra mutfakta çalışmaya başladım. İlim-Menzil çatışmasını bölgeye yaymaya girişimi başarısız olmuştu. Cemaat bu eylemin PKK'lılar ya da devletle işbirliği yapan itirafçılar tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğini düşünüyordu…”

Polis, Hizbullah muhbiri ve PKK itirafçısından oluşan cinayet şebekesi, kurdukları pusu ve emellerini gerçekleştirerek üslerine geri dönüyorlar. Kurdukları kirli tuzağı gerçekleştirip bundan böyle ne olacağını beklemeye başlıyorlar. Ancak tasarladıkları planlar tutmuyor. Hizbullah daha önce kendisine yapılan saldırılara verdiği karşılık gibi buna karşılık vermemiştir. Çünkü cemaat, hiçbir karşılığı öyle rasgele yapmadığı gibi, yapılan bu saldırının yeri, zamanı ve hedefini göz önüne alarak işin içyüzünü araştırmaya başlamış ve bu eylemin ilk bakışta gösterilmeye çalışıldığı gibi yapılmama ihtimalini hep masada tutmuştu.

Hizbullah’ın bu tutumu ve misillemesinin gelmediğini gören caniler, ikinci hamlesini yaparak Hizbullah cemaatini bu eylemin PKK tarafından yapıldığına ikna etmeye çalışıyorlar. Tatvan bölgesinde faaliyet gösterirken yakaladığı iki PKK militanına bu eylemi kabul ettirerek bu eylemin sanıkları konumuna getiriyor. Bu şekilde eylemin PKK tarafından yapıldığını belgeleriyle ile ortaya koymaya çalışıyor. Hizbullah cemaati ise bu eylemin gerçekten PKK militanlarca yapılsa bile arkasındaki irade konusunda tereddütleri olduğu için misillemede bulunmayarak araştırmaya devam etti. Ta ki Kurtboğan yakayı ele verip her şey ortaya çıkana kadar.

Cemaatin bu eylem konusundaki düşünceleri doğrulanmış, aradan yılar geçse bile olayın gerçek yüzü ortaya çıkartılmıştır. Kurtboğan, Mersin’de Uprak kardeşler ile kurduğu fuhuş şebekesi ve porno kaset ticareti nedeniyle sorgulanırken, yıllar önce işlenen bu cinayet hakkında bilgiye ulaşılıp tahkikat başlatılıyor. Söylenenler tek tek doğrulanıyor. Bu sorgu kasetleri 17 Ocak 2000 operasyonunda TC’nin eline geçiyor. Yine başka bir Ergenekon yapılanması elemanı iken Hizbullah’a yakalanan İbrahim Sarıaltun’un vekilinin “ Hizbullah Vahşetini Deşifre etmek gayesi ve ” talebi üzerine bu kasetler Mahkeme kararı ile incelenip içeriği tutanakla tespit edildikten sonra bu tutanaklar basına yansıyor. Basına yansıyan bu bilgiler delil olarak gösterilerek Giyasettin Barlak’ın failleri olarak hükümlü bulunan ve PKK’li diye yakalanan iki şahsın dosyaları yeniden ele alınıyor ve sonuçta bu şahıslar salıveriliyor.

Mahkemenin bu kararı:

1.      Hizbullah’ın sızmalara karşı çok hassas olduğunu,

2.      Tespit edilen şahısların affedilmediğini,

3.      Hiçbir devlet ve kuruluşla irtibatının olmadığını,

4.      Kendi kararlarını tavizsiz olarak uyguladığını,

5.      Kendi içyapısının söylemleri ile bire bir örtüştüğünü,

6.      Kaset içeriklerinin gerçek olduğu, uydurma ve mizansen olmadığını….da göstermiştir. 

Gerçekler bu kadar açık ve ortada iken kaset çözümlerinin basına yansıtılma biçimi, Hizbullah düşmanlarının eliyle Hizbullah’a bir Silah olarak yönetildi. Hizbullah’ın tespit edip cezalandırdığı hainler Hizbullah elemanı alarak tanıtıldı. Halen Hizbullah’ın arşivinde buna benzer örnekler bulunmaktadır. Hizbullah arşivinden ele geçip deşifre olmuş onlarca ajan muhbirin toplumu ifsat etmek için kullandıkları yolların, yaptıkları çalışmaların anlatıldığı itirafları içren kasetler mevcuttur. Bu belgelere yasal yolla ulaşma imkânı olmasına rağmen TC Güvenlik Güçleri, C.Savcılıkları, İçişleri Bakanlığı ve Mahkemelerin sekiz yıldır kurdukları kumpas nedeniyle bu belgeler saklanmakta, Ergenekon tipi yapıların halkın içinde ve Hizbullah çevresinde çevirdikleri kirli oyunlar ve ifsadi faaliyetlerin gün yüzüne çıkması engellenmektedir.

Tarih Güneşin balçıkla sıvanmadığını gösterecek, Hizbullah çevresinde örülmeye çalışılan kirli oyunlar Allah’ın izni ile tek tek bozularak halkın önünde sergilenecektir.

Kaynak : Huseynisevda.com

Webmaster           28. Ağustos 2008

►Esma ul Husna◄

 

►Huseynice Yazarlar◄

 Huseynice

Huseynice

Hoşgörü Bu mu?

 Huseynice

Tenibun

Teröristler Müslüman değil

 Huseynice

Sizden Gelenler

Merhaba kardeş

 Huseynice

Haber Yorum

Mustazaf-Der Ağrı Şubesi'nden

Zillet jı me Dure

►Huseyni SevdaYazarlar◄

Zillet Bizden Uzaktır

Hava Durumu

HUSEYNİCE || ZİLLET JI ME DURE

ŞUAN Kİ HAVA DURUMU

3 GÜNLÜK HAVA DURUMU

Kend Dilinde Hizbullah

İTHAF

Cemaatsız İslami mücadele verilemez inancıyla, bereketli ömrünü Hizbullahi Cemaat’ı oluşturma, oturtma ve geliştirmeye vakfeden, bununla da yetinmeyip Cemaat yapısının ve aziz İslam davasının korunması için kanını feda eden şehid Rehbere ithaf olunur.

Kitabı İndir

Günlük Gazeteler

Hak Söz Haber

Veda Hutbesi



Ey İnsanlar!

Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, bu seneden sonra sizinle burada belki de bir daha hiç buluşamayacağım.

İnsanlar!

Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu sehriniz (Mekke) nasıl mukaddes bir sehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

Ashabım!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayasınız. Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunup doğrudan işitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş olur.

Ashabım!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin! Faizin her çesidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadiır. Lakin borcunuzun aslını vermeniz gerekir. Ne zülmediniz, ne de zülme ugrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artik yasaktir. Cahiliyeden kalma bu çirkin adetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım faiz de Abdülmüttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

Ashabım!

Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdülmüttalib'ın torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.

İnsanlar!

Bugün şeytan, sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyetini kurmak güçünü ebedi surette kaybetmiştir. Fakat siz, bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördügünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.

İnsanlar!

Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız, onların aile yuvasını sizin hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çignetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları te'dib edebilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru bir şekilde, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.

Ey Mü'minler!

Size iki emanet bırakıyorum ki siz onlara sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler Allah'ın kitabi Kur'an-ı Kerim ve Sünnetimdir.

Mü'minler!

Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz helal değildir. Meger ki gönül hoşluğu ile kendisi vermiş olsun.

Ashabım!

Kendinize de zülmetmeyiniz. Kendinizin de üzerinizde hakki vardir.

İnsanlar!

Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardir. Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden baskasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tövbelerini ne de şehadetlerini kabul eder.

İnsanlar!

Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? "-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun, diye şehadet ederiz" cevabını verdiler. Bunun üzerine Hz.Muhammed (sav):

Şahit ol Ya Rab!

Şahit ol Ya Rab!

Şahit ol Ya Rab!
dedi.

Ergenekon Dosyası İndir

İDDİANAME-1

1-400. SAYFA


İDDİANAME-2

401-800. SAYFA


İDDİANAME-3

801-1200. SAYFA


İDDİANAME-4

1201-1600. SAYFA


İDDİANAME-5

1601-2000. SAYFA


İDDİANAM6

2001-2400. SAYFA


İDDİANAME-7

2401-2455. SAYFA

 

Tasarım : Tenibun                                                                                                                                                                                     İletişim : huseynice

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol