İmam Humeyni,
Ramazan ayının son Cumasını “Dünya Kudüs Günü” olarak tüm İslam
âlemine ilan etmişti. İmam Humeyni bu kararıyla tüm dünya
Müslümanlarının mazlum Filistin halkına yardım etmelerini,
işgalci Siyonist rejime karşı direnmelerini ve mescidi Aksa’ya
sahip çıkmalarını amaçlamış, ömrünün son gününe kadar da
Siyonist rejimin başarısızlığı için elinden gelen gayreti
göstermiş ve Filistinli İslami hareketleri himaye etmiştir.
İmamın
çağrısını idrak eden Müslümanlar, o günden beri Ramazanın son
Cumasında Kudüs davasını anmakta ve Müslümanlar için harem
niteliğinde olan Mescidi Aksa’ya ve Kudüs’e sahip çıkmaya
çalışmaktadırlar.
Rahmetli imamın
bu duyarlılığı ve feraseti, dünyanın birçok yerindeki
Müslümanların Kudüs ve Filistin’i gündemlerine alması ve İslam
dünyasının asli sorunu olduğu gerçeğine vesile olduğu gibi gasıp
Siyonist rejim ve Amerika’nın Filistin’i tamamen ortadan
kaldırma çabalarını da boşa çıkarmış, gerek Filistin’de gerekse
diğer İslam ülkelerinde direniş daha da gelişmiştir.
Kudüs şehri ve
çevresinin, İslam dini ve Müslümanlar açısından mübarek oluşu
ayet ile belirlenmiştir. Yine Kudüs’ün kutsal bir belde olması;
Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’nın bu şehirde
olması ve Resulullah (s.a.v.)’ın İsra ve Mirac mucizesine bu
şehrin de ev sahipliği yapmasıdır. Yüce Allah bu duruma işareten
Kuranı Kerim’de şöyle buyurur: Kulu Muhammed'i
geceleyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bazı ayetlerimizi
göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya
götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir.
Şüphesiz ki her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören O'dur.
(İsra S. 1)
Kudüs şehri tüm
semavi dinler açısından kutsal bir beldedir. Tevhit önderi
peygamberlerin (as) birçoğu burada yaşamış veya bu şehre
uğramışlardır. Kudüs Süleyman, Zekeriya, Yakup, Yahya, İsa (a.s)
peygamberlerin beldesi, Hz. Musa ve Hz. İbrahim (a.ma s.)’in
hicret diyarı olmuştur. Zikredilen bu durumlar da Kudüs
beldesini Müslümanlar için kutsallaştırır. Çünkü tüm
peygamberler Tevhid dininin tebliğcisi olmuş, İslam dini onların
getirdiği evrensel tebliği tamamlamış ve Müslümanlar da tüm bu
peygamberlere iman etmişlerdir.
Bazı kaynaklara
göre şehrin geçmişi milattan önce 7000 li yıllara kadar uzanır.
Şehirde bulunan Müslümanların ilk kıblesi Mescidi Aksa, ilk
olarak Hz. Süleyman (a.s.) tarafından inşa edilmiştir. Ebu Zer
(r.a.) şöyle demiştir: “Resulullah (s.a.v.)’a,
yeryüzüne konulmuş olan ilk mescidin hangisi olduğunu sordum.
“Mescidi Haram” diye buyurdu. “Sonra hangisi?” dedim. “Mescidi
Aksa” diye buyurdu.” (Buhari ve Müslim)
Kudüs şehri hem
taşıdığı misyondan hem de bulunduğu konumdan dolayı defalarca el
değiştirmiş, Haçlılar ve Moğollar tarafından yıkım ve talana
uğramıştır.
Belde ilk
olarak Hz. Ömer (r.a) döneminde fethedilerek Müslümanların
hâkimiyetine geçmiş, Emeviler döneminde buradaki Kubbet-us Sahra
mescidi yapılmış, Haçlıların tekrar ele geçirmesinden sonra
Büyük Kumandan Selahaddin-i Eyyubi tarafından fethedilmiştir.
Selahaddin-i
Eyyubi’nin vefatından sonra Müslümanların elinden çıkan şehir,
sonradan Osmanlı tarafından fethedildi. Uzun süre bir İslam
beldesi olarak Osmanlı himayesine giren Kudüs, 1917 yılında
İngilizler tarafından işgal edildi. Bu işgal ile birlikte
milletler topluluğu Filistin halkının Kayyumluğunu İngiltere’ye
vermiş, İngilizlerin hâkimiyet döneminde (1920–1948) dünyanın
birçok yerinden getirilen Yahudiler Filistin topraklarına
yerleştirilmiştir.
29 Kasım 1948
de Birleşmiş milletlerin aldığı karar ile Kudüs’ün uluslar arası
bir statü kazanması, diğer bir ifadeyle Siyonist işgalcilere
teslim hazırlıkları başlamıştır. Akabinde İngilizlerin Filistin
topraklarından çekilmesiyle önceden planlanan oyun devreye
girmiş, Siyonist çeteler 3 Aralık 1948 tarihinde Batı Kudüs’ü
Siyonist rejimin başkenti olarak ilan etmişlerdir.
Haziran 1967
yılındaki Arap-İsrail savaşına kadar Doğu Kudüs Ürdün’ün
hâkimiyetinde bulunuyordu. 67 savaşında Arap ordularının
yenilmesi ve Ürdün’ün ihanetiyle Doğu Kudüs de Siyonist rejim
tarafından işgal edildi. Bu işgal, Arap rejimlerinin
Siyonistlerle gizliden işbirliği yapması ve İslam ümmetinin
dağınıklığından olmuştur.
Siyonistler,
Mescidi Aksa’nın yerinde Süleyman Heykeli, diğer adıyla Siyon
mabedi dedikleri bir mabedin bulunduğunu, günümüzde bu mabetten
geriye sadece ağlama duvarının kaldığını iddia etmektedirler.
Bunun için amaçları Mescidi Aksa’yı yıkmak ve iddia ettikleri
Siyon Mabedini inşa etmektir. Bu amaçlarına ulaşmak için de
mescide yönelik sürekli yeni saldırılar gerçekleştirmekte, son
dönemlerdeyse arkeolojik kazılar adı altında Mescidin altına
yönelik kazılarla Mescidi Aksa’yı yıkmaya çalışmaktadırlar.
Siyonistlerin
bu tutumları tüm Müslümanlar için ders ve ibret olmalıdır. Onlar
tahrif edilmiş inançları peşinde koşarak Müslümanların ilk
kıblesi, üç haremden üçüncüsü ve İsra-Mirac olayına ev sahipliği
yapmış kutsal bir emanetimizi ortadan kaldırmak için
uğraşmaktadırlar.
Buna karşı
Müslüman olan ve İslami sorumluluk taşıyan her birey, Mescidi
Aksa davasına sahip çıkmalı, duyarlı olmalı ve acizlik
göstermemelidir. Bu sorun sadece Filistin’i ilgilendiren veya
Filistin ile sınırlı bir sorun değildir. Mescidi Aksa’nın
esareti ve yıkılma tehdidi tüm Müslümanların sorunudur ve
Mescidi Aksa’yı korumak tüm dünya Müslümanlarının asli
görevlerindendir. Allah muhafaza, Mescidi Aksa bir zarar görürse
tüm Müslümanlar sorumlu tutulacak ve vebali ümmetin boynunda
olacaktır.
İmam
Humeyni’nin Kudüs günü ilanı böylesi bir sorumluluğun gereğini
yerine getirmek ve Mescidi Aksa’yı canları pahasına savunan
mazlum ve mustazaf Filistin halkına sahip çıkmak içindir. İmamın
bu ilanı gerçekten etkili olmuştur. Bugün dünyanın birçok
yerinde Müslüman halklar Kudüs davasına sahip çıkmakta ve
Mescidi Aksa’nın işgalini tüm dünyaya kabul ettirmektedirler.
Eğer imamın bu feraseti ve Müslüman halkların gayretleri
olmasaydı Allah muhafaza Siyonistler çoktan Mescidi Aksa’ya bir
zarar vermiş olurlardı.
Dünya
Kudüs günü tüm müstekbirlere Filistin halkının yalnız olmadığını
göstermelidir. Siyonist rejimi destekleyen ülkeler Ortadoğu’da
bir Arap-İsrail sorunu olduğunu söylemekte ve herkesi buna
inandırmaya çalışmaktadırlar. Sorun Arap-İsrail sorunu değildir.
İşgal
edilen yerler İslam topraklarıdır ve bünyesinde Müslümanlar için
mübarek kılınmış bir belde ve Müslümanların ilk kıblesini
barındırmaktadır. Sorun Müslümanlarla işgalci Siyonistler
arasındadır ve işgalciler bu topraklardan vazgeçmedikçe de bu
sorun hal olmayacaktır. Bu noktada Müslüman halklara büyük
görevler düşmektedir. Eğer Müslümanlar dünya Kudüs gününü vesile
ederek, her zaman ve her mekanda Kudüs’e ve Mescidi Aksa’ya
sahip çıkarsa, dünya halkları meselenin Arap-İsrail meselesi
olmadığını, tüm Müslümanları ilgilendiren bir sorun olduğunu
daha iyi anlayacak, Siyonistler ve himayecilerinin emelleri boşa
çıkacaktır.
Dünya Kudüs
günü, direniş, mücadele ve vahdet için bir sembol olmalıdır.
Müslümanlar eğer birlik olmaz ve değerlerine sahip çıkmazsa,
İslam düşmanlarının neler yapabileceğini anlamalıdırlar.
Dünya Kudüs
günü Müslümanların birlik ve beraberliklerinin gösterildiği bir
gün olmalıdır. Bu günde İslam düşmanları ve özellikle de
Siyonistler Müslümanların azametini görmelidir ki, bir aylık
mesafeden müminlerin korkusunu yaşasınlar.
Siyonist
rejimin işgali altında bulunan Kudüs, tüm dünya Müslümanları
için bir hüznün, ezikliğin ve matemin sebebidir. Çünkü Kudüs,
Müslümanların üç hareminden biridir. Kudüs tevhidin sembolü ve
Peygamberler şehridir. Bu nedenle Mescidi Aksa ve Kudüs
esaretten kurtuluncaya kadar sürekli Müslümanların gündeminde
olmalı, her Müslüman bu konuda maddi ve manevi elinden geleni
yapmalıdır.
Dünya Kudüs
günü mazlum Filistin halkına maddi ve manevi destek gününe
dönüşmeli, Müslümanların Filistin davasına sahip çıkması için
bir vesile olmalı ve tüm Müslümanlar kendi vatanı işgal edilmiş
gibi Filistin davasına, dolayısıyla Kudüs’üne ve Mescidi
Aksa’sına sahip çıkmalıdır. Çünkü Filistin davasına sahip çıkmak
ve Mescidi Aksanın Siyonist zulmünden kurtulması için çalışmak
tüm Müslümanlar için bir vecibedir.
Sonuç olarak:
Müslümanların ilk kıblesi ve Allah resulü (s.a.v.)’nün
İsra-Mirac mucizesinin önemli bir noktası olan, Kuran-ı Kerim’de
mübarek olarak zikredilen mescidi Aksa ve bulunduğu Kudüs, tüm
Müslümanlar için kutsaldır, ortak değerleridir ve emanettir.
Böylesi kutsal
bir mekân, bugün necis Siyonistlerin esareti altındadır. Bu
durum tüm Müslümanları rahatsız etmeli ve her Müslüman bunun
acısını yaşamalıdır. Müslümanlar bu kutsal değerlerine sahip
çıkmak ve Mescidi Aksa’yı esaretten kurtarmak için gayret
göstermeli, herkes kendi imkânları ölçüsünde Kudüs davası ve
mazlum Filistin halkı için çalışmalı ve her ortamda bu davaya
sahip çıkılmalıdır.
Dünya Kudüs
günü bunun için bir vesile olmalı, Filistin halkına ve Kudüs
davamıza sahip çıkma kararlılığımızı tüm dünya bu günde
görmelidir. Eğer Müslümanlarda kararlılık ve birlik olursa,
Siyonist rejim mazlum Filistin halkının topraklarını işgale
devam edemeyecek ve Allah’ın yardımıyla işgal ettiği
topraklardan kovulacaktır. Hizbullah’ın yakın dönemdeki zaferi
bunun açık işaretlerindendir. Yeter ki Müslümanlar duyarlı olsun,
birlikte hareket etsin ve kutsal değerlerine sahip çıksınlar.
Rabbimiz,
mübarek belde kıldığın Kudüs’ü, ilk kıblemiz Mescidi Aksa’yı ve
Siyonist işgalindeki tüm toprakların kurtuluşunu nasip etsin ve
hepimize bu konuda duyarlılık versin.
Allah’a
Emanet olunuz.
ABDULLAH HOCAOĞLU |