Haber Yorum7

►Sitemize Hoşgeldiniz◄

'' وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُون ''

'' İzzet Allah'ındır, O'nun Peygamber'inin ve bütün müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler. ''( Münâfikûn Suresi Ayet 8 )

HZ. ALİ (RA)’DEN ALINMASI GEREKEN İKİ DERS / SAİD GABARİ

Bınavê Xuda

Mübarek ramazan ayı aynı zamanda Hz. Ali (ra)’nin şehadet yıldönümünü de içinde barındırmaktadır. Rahmet, bereket ve bağışlanma ayında şehadet mertebesiyle yüce mevlaya ulaşmak, bir lütf-i ilahidir. O yüce şahsiyetin bu mübarek ayda şehid olması, yüce Allah’ın kendisine bir ikramıdır.

Hz. Ali (ra), Rasulullah (sav)'in peygamber oluşundan hemen sonra Müslüman olmuş, daha rüşt çağına ulaşmadığı için şirk ve cehaletten tamamen uzak olmuş ve Rasulullah (sav)' ın evinde, dizleri dibinde yetişmiştir. Rasulullah (sav) o’nu kendi kızı Hz. Fatime (sa) ile evlendirmiş ve nesli de bu mübarek aile ile devam etmiştir. Rasulullah (sav) hicret ettiğinde onu yatağında bırakmış ve kendisine teslim edilen emanetleri sahiplerine verdikten sonra hicret etmesini istemiştir. Medine’de ensar ve muhacirleri birbirine kardeş yaptığında onu kendisine kardeş yapmış, hıristiyan heyeti ile lanetleşme meselesinde onu ve ev halkını ailesi olarak göstermiştir. Hz. Ali, Rasulullah (sav) ile bütün gaza ve savaşlara katılmış, Hayber fethi onun komutanlığında müyesser olmuş, Tebuk seferi sırasında Rasulullah (sav) onu yerine bıraktığında Hz. Harun’un Hz. Musa (as)’ya nisbetine kıyas ederek onurlandırmıştır. Rasulullah (sav), veda haccı dönüşünde Ğadir-i Hum’da bir hutbe irad ederek Hz. Ali’yi müminlerin mevlası, yüce Allah’tan da, ona dost olanlara dost; düşman olanlara düşman olmasını niyaz etmiş, onu ve ailesini abası altına alarak ehli beyti ve vasisi ilan etmiştir (*)

Bu bilgilerden de anlaşılacağı gibi Rasulullah (sav), kendisinden sonra ümmetinin ehlibeyti ve şecere-i tayyibesini mihver edinerek etrafında kenetlenmesini istemektedir.  ;

"De ki: Vazifem karşılığında sizden bir ücret istemiyorum. Sizden istediğim, ancak akrabaya sevgi ve Ehl-i Beytime muhabbettir." (Şûrâ 23). Ayet-i kerimeden de anlaşılan onun ehl-i beytine muhabbet gerekmektedir.

Hz. Ali, Rasulullah (sav) döneminde İslam'a büyük hizmetlerde bulunmuştur. O’nun vefatından sonra Hz. Ebubekir (ra) halife seçildiğinde bazıları hilafetin kendisinin hakkı olduğunu ve bu hakkını istemesini önermiş, o ise reddetmiştir. Hz. Ebubekir’e yardımcı ve müşavir olmuş ve ona bey’at etmiştir. Hakeza Hz. Ömer ve Hz. Osman (ra)’a karşı aynı şekilde bey’at etmiş, yardımcı ve müşavirleri olmuştur. Hz. Osman’ın şehadetinden sonra kendisine bey’at edildiğinde İslam ümmeti içerisinde ortaya çıkan büyük sorunlar ve fitnelerle mücadele etmek zorunda kalmıştır. İslam idaresinin nebevi çizgiden sapmaması ve saltanata dönüşmemesi için büyük bir mücadele vermiştir. Kendi döneminde her ne kadar zor ve zahmetli meselelerle uğraşmak ve acı kararlar vermek zorunda kalmış ve geri adım atmamışsa da, bunları; İslam ümmetinin istikrar ve selameti için yaptığında şüphe yoktur. Bu gün İslam ümmetinin Hz. Ali (ra)’nin tavır ve tutumuna çok ihtiyacı vardır.

Özellikle bu gün Müslümanların en çok muhtaç oldukları ve kendisine taalluk eden iki vasfından bahsedeceğim.

Birincisi: İslam dini ve İslam ümmetinin maslahatını her şeyin üstünde tutarak kendi hakkı bildiği şeyden feragat edip İslam ümmetine olgu ve örnek olması,

İkincisi: İslami idare sisteminin aslından sapmasına, saltanat veya başka şekillere dönüşmesine karşı durması ve tavizsiz bir mücadele vermesidir.

Hz. Ali (ra)’nin gerek Hz. Osman (ra)’nın hilafetinin ikinci yarısında, gerekse kendisi hilafete seçildikten sonra tek gayesi; İslam idare sisteminin aslından sapmaması idi. İsyancılara karşı tavır göstermesi, hilafeti saltanata tebdil ettirmek isteyen Muaviye’ye karşı savaşması ve aşırılığa kaçan haricilerin üzerine yürüyerek onları dağıtması hep bu gaye içindi. İslam ve Müslümanların idaresi ehil olmayanların eline geçmesin diye, nebevi çizgiden sapmasın diye, çok acı sonuçlar doğurmasına rağmen Sıffin’de ve Nehrevan’da savaşmıştır. Buradaki gaye ve illetin iyi derkedilmesi lazımdır. Eğer iktidardakiler ehil değil ve onların idare sistemi İslam’ın aslına uygun, nebevi çizgi ile bağdaşmıyorsa Müslüman dahi olsa rıza gösterilmemesi gerekir. Hz. Ali, bu dersi veriyor. Ve Müslümanlar ümmet olarak bu dersi almadıkları için yüzyıllarca şahların, padişahların, sultanların ve kralların egemenlikleri ve idareleri altında yaşamak zorunda kaldılar. Ve bu hal onları öylesine uysallaştırdı ki, zalim ve tağutlara karşı dahi ses çıkarmaz, zulüm ve tuğyanlarına karşı tepki göstermez oldular.

İslam ümmeti Hz. Ali’nin bu iki tavrını göstermediği için zalim ve tağutların idarelerine razı olmuş, vahdet ve birliklerini yitirmiş, istikrar ve istikametini şaşırmış, kardeşlik ve uhuvvet bağları kopmuştur.

Hz. Ali (Ra) Müminlerin arasına bile bile tefrika sokmak isteyen Haricilere fırsat vermemiş, onlarla savaşmış ve hepsini dağıtmıştı. Hariciler yedikleri darbeden sonra dört bir yana dağılmışlardı. Bunlardan kin ve intikam ateşiyle dolu olanlar zaman, zaman bir araya gelerek, nasıl intikam alırız diye görüşüyorlardı. Hz. Ali’yi (ra) öldürmeye karar verdiler. Alınan karara göre Hz. Ali (ra)‘yı öldürme vazifesini üzerine alan Abdurrahman b.Melcem idi.

           Ramazan-ı Şerif ayında (Ramazan ayının 19’unda) bir gün sabah namazından önce Verdan isimli bir Harici ile birlikte Halife’nin geçeceği yola pusuya yattılar beynine kadar işleyen kılıç darbesiyle ağır şekilde yaralanmış Mübarek yüzü al kanlara boyanmıştı.

           Bu esnada camiye doğru gitmekte olan Müminler koşarak geldiler. Kaçmakta olan Haricileri kıskıvrak yakaladılar. Hz. Ali (Radıyallahu Anh) emir verdi: O’nu hapsedin, yedirip istirihatini de temin edin, eğer ölürsem siz de onu öldürün, şayet yaşarsam kan davacısı benim, ya affederim veya kısas tatbik ederim. Hz. Ali (ra) aldığı bu darbenin ardından iki gece sonar şehit olarak ruhunu Rabinne teslim etti. (inna lillah ve inna ileyhi raciun))

Hz. Ali’nin yıkama ve kefenleme işini oğulları Hasan ve Hüseyin yaptıktan sonar, namazını büyük oğlu Hz. Hasan (ra) kıldırdı ve onu Kûfe mescidi yakınına defnettiler. Aynı gün gözü dönmüş cani İbn’ü Mülcem zindandan çıkarılıp kısas tatbik edildi.

           Bu mübarek ayda yüce Rabbimizden İslam ümmetinin vahdetini, birlik ve beraberliğini, uhuvvet ve kardeşliğini sağlamasını, Müslümanların, Hz. Ali’nin olgu ve örnek olan tavır ve tutumundan gerekli dersleri çıkarıp pratize etmelerini, feraset ve basiret nazarlarını güçlendirip İslam düşmanlarının tuzak ve planlarını görüp boşa çıkarmaları için güç ve kudret vermesini niyaz ederiz.

Selam ve dua ile…..

Said Gabari

* El Bidaye/ İbn-i Kesir

Webmaster           25. Eylül 2008

►ASKERLER VE KORUCULAR BİRLİKTE SİLAH SATMIŞ (YORUMSUZ)◄

Dudak uçuklatan ihbar mektubu! Ergenekon tutuklusu Akfırat'ın evinde önemli iddiaları ortaya koyan bir belge bulundu. Belgede 1981'den 1990'a kadar sınır boylarında görev yapan askerlerin yaptıkları detaylarıyla anlatılıyor. Ergenekon belgelerinde yer alan "Jandarma Genel Komutanlığı'na verilecek JİTEM dosyasına ek bilgiler yazan Astsubay'ın yazdıkları" notu düşülen yazıda, 1981 yılından 1990 yılına kadar Şırnak, Diyarbakır, Van ile sınır boylarında görev yapan ve belgenin yazıldığı dönemde binbaşı rütbesinde olan askerlerin içinde yer aldığı bir isim listesi ile yaptıkları işler detaylarıyla anlatılıyor.

JİTEM'le ilgili ihbar mektubu, Ergenekon tutuklusu Perinçek'in 1990'lı yıllarda yayınladığı 2000'e Doğru Dergisi'nin Haber Müdürü olan Adnan Akfırat'ın evinde bulundu. Yazıyı kaleme alan astsubay'ın anlattıklarına göre, Diyarbakır, Van, Şırnak gibi en çatışmalı bölgelerde görev yapan rütbeli askerler korucularla birlikte silah ve uyuşturucu ticareti yapmış.

UYUŞTURUCU VE İNSAN TİCARETİ

İhbar mektubunda binlerce silah ve tonlarca uyuşturucuyu Irak'a kaçıran asker ve korucuların bu ticaretten yüklü miktarda paralar kazandığı iddia ediliyor. JİTEM'cilerin işledikleri suçlar arasında insan tacirliği, silah ve uyuşturucu satıcılığı ve mülteci kadınlara tecavüz sıralanırken, askerlerin, suç üstü yakalandıları halde MİT tarafından korundukları belirtiliyor.

PKK'YA SİLAH SATMIŞLAR

Ergenekon iddianamesinin 208. delil klasöründe yer alan ihbar mektubunda, TEM görevlisi Binbaşı Kamber O., Albay Reşit D., Binbaşı İsmail A. Üsteğmen Cihan B., Üsteğmen Kemal Ş., Astsubay İbrahim K., Diyarbakır JİTEM Grup Komutanı Nurettin Binbaşı adlı askerlerin korucuların da içinde bulunduğu bir ekip kurdukları, bu kişilerin JİTEM adı altında insan tacirliği, silah kaçakçılığı, uyuşturucu satıcılığı yaptıkları ileri sürülüyor.

150 BİN SİLAH TOPLADI

İhbar mektubundaki iddialar dudak uçuklatan cinsten:

Üsteğmen Cihan B.: Şenoba Sınır Taburu’na bağlı Ortabağ 4. Sınır Bölük Komutanıydı. Köyün korucuları arasında adamları vardı. Bu adamlarını zaman zaman Irak'a gönderip televizyon, video, teyp, atari vb.. elektronik eşyalar getirirdi. Bunları da Diyarbakır'daki Japon pasajında satardı. Körfez savaşı sırasında birçok Iraklıyı para karşılığında Türkiye'ye kaçırıyordu. Yaklaşık 300 bin mülteci vardı. 150 bin civarında silah topladı.
Astsubay İbrahim K.: Savaş sırasında Türkiye"ye getirilen mültecilerden para ve ziynet eşyası alarak tabur komutanıyla bölüşüyordu. Mülteci kadınları zorla ilişkiye zorluyordu.

Üsteğmen Kemal Ş.: Savaş sırasında Irak’a koyun sürüleri ve tonlarca un gönderdi.

BUGÜN

Webmaster           25. Ağustos 2008

Batı'nın Kuru Gürültü ve Tehditlerinden Korkmuyoruz

İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamenei, İran'ın yurt dışındaki büyükelçilerini kabulde yaptığı konuşmada..

İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamenei, İran'ın yurt dışındaki büyükelçilerini kabulde yaptığı konuşmada "İran hiç bir tehditten korkmaz" dedi.

Nükleer enerji programından dolayı İran'a yönelik yaptırım ve saavaş tehditlerine değinen İmam Hamenei İran'ın batının politik tehdit ve propagandalarından korkmayacağını belirterek "İran'a yönelik politik tehditler doğaldır. Zira bu, İslami sistemimizin ilerlediğinin bir göstergesidir. Bundan dolayı Batı'nın kuru gürültü ve tehditlerinden korkmuyoruz" dedi.

İran dışişleri bakanının bakanlık görevini takdir eden İmam Hamenei İran'ın çıkarlarını cesaret ve mantık ile savunduğunu belirtti.

Günümüzde dünya kamuoyunun İran'ı "bölgesel bir güç" olarak kabul ettiğine dikkat çeken İmam Hamenei, bunun İran'ın ileriye dönük yaklaşımlarının başarısı olduğunu belirtti.

"Biz rotamızda yol alırken kuru gürültülerden korkmayız" diyen İmam Hamenei, İran İslam Cumhuriyeti'nin Lübnan ve Filistin örneklerinde olduğu üzere İslam dünyasında dünyanın zorbalarına karşı direniş düşüncesinin yayılmasına öncülük ettiğini, bunun da İslam Cumhuriyeti'nin önemini ortaya koyduğunu belirtti.

İsra Haber

Webmaster           09. Ağustos 2008

►Esma ul Husna◄

 

►Huseynice Yazarlar◄

 Huseynice

Huseynice

Hoşgörü Bu mu?

 Huseynice

Tenibun

Teröristler Müslüman değil

 Huseynice

Sizden Gelenler

Merhaba kardeş

 Huseynice

Haber Yorum

Mustazaf-Der Ağrı Şubesi'nden

Zillet jı me Dure

►Huseyni SevdaYazarlar◄

Zillet Bizden Uzaktır

Hava Durumu

HUSEYNİCE || ZİLLET JI ME DURE

ŞUAN Kİ HAVA DURUMU

3 GÜNLÜK HAVA DURUMU

Kend Dilinde Hizbullah

İTHAF

Cemaatsız İslami mücadele verilemez inancıyla, bereketli ömrünü Hizbullahi Cemaat’ı oluşturma, oturtma ve geliştirmeye vakfeden, bununla da yetinmeyip Cemaat yapısının ve aziz İslam davasının korunması için kanını feda eden şehid Rehbere ithaf olunur.

Kitabı İndir

Günlük Gazeteler

Hak Söz Haber

Veda Hutbesi



Ey İnsanlar!

Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, bu seneden sonra sizinle burada belki de bir daha hiç buluşamayacağım.

İnsanlar!

Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu sehriniz (Mekke) nasıl mukaddes bir sehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

Ashabım!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayasınız. Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunup doğrudan işitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş olur.

Ashabım!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin! Faizin her çesidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadiır. Lakin borcunuzun aslını vermeniz gerekir. Ne zülmediniz, ne de zülme ugrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artik yasaktir. Cahiliyeden kalma bu çirkin adetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım faiz de Abdülmüttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

Ashabım!

Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdülmüttalib'ın torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.

İnsanlar!

Bugün şeytan, sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyetini kurmak güçünü ebedi surette kaybetmiştir. Fakat siz, bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördügünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.

İnsanlar!

Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız, onların aile yuvasını sizin hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çignetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları te'dib edebilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru bir şekilde, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.

Ey Mü'minler!

Size iki emanet bırakıyorum ki siz onlara sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler Allah'ın kitabi Kur'an-ı Kerim ve Sünnetimdir.

Mü'minler!

Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz helal değildir. Meger ki gönül hoşluğu ile kendisi vermiş olsun.

Ashabım!

Kendinize de zülmetmeyiniz. Kendinizin de üzerinizde hakki vardir.

İnsanlar!

Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardir. Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden baskasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tövbelerini ne de şehadetlerini kabul eder.

İnsanlar!

Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? "-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun, diye şehadet ederiz" cevabını verdiler. Bunun üzerine Hz.Muhammed (sav):

Şahit ol Ya Rab!

Şahit ol Ya Rab!

Şahit ol Ya Rab!
dedi.

Ergenekon Dosyası İndir

İDDİANAME-1

1-400. SAYFA


İDDİANAME-2

401-800. SAYFA


İDDİANAME-3

801-1200. SAYFA


İDDİANAME-4

1201-1600. SAYFA


İDDİANAME-5

1601-2000. SAYFA


İDDİANAM6

2001-2400. SAYFA


İDDİANAME-7

2401-2455. SAYFA

 

Tasarım : Tenibun                                                                                                                                                                                     İletişim : huseynice

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol